6 Ağustos 2009 Perşembe

meteor/olojik-sel günce

I.
savruldu gitti bulut, yeni bir rüzgarla,
ne coşkulu bir çiçek vardı yağacak,
nede bir karış toprak.

II.
durdu, yağmur yüklü bulut,
yorulmuştu rüzgar taşımaktan
dedi, "böyle olmaz dostum,
"yağ yağacaksan,
"sonsuza dek taşıyamam."
çevresine bakındı
huysuzlanan damlalar...
küçüklerden biri coşkuyla atıldı,
bakın!
yaşlıca bir diğeri güldü, biraz sinirle
"ahh! hiç değişmeyecek bu insanlar!"
binlerce yıldır, dedi öteki.
"sahi, oldu mu o kadar?"
"bak kızım, yağmur duası ediyor,
"insanlar."
küçük kız biraz şaşkın, biraz hınzır
buluta bakan yaşlı bir adamın,
tam alnına atlar!
şaşırdı yaşlı adam, kikirdediğini duymadan küçük damlanın.
bir diğeri hemen ardından,
tam alnına.
yaşlı damlalar homurdanıyor,
tutmaya çalışıyorlardı çocuklarını.
atlamaya devam ediyordu küçükler,
şaşkın adamın alnına.
sonunda bir rüzgar buldu,
huysuzlananlar.
bulut, ağır ağır gidiyordu
şaşkın bakışları arasında
şaşkın adamın.
son bir damla daha düştü,
gözlerine doğru süzüldü,
fısıldadı çocuk, "ümidini yitirme."

III.
buluttaki karmaşa dindiğinde gece olmuştu.
yavaş yavaş akıllara düşmeye başladı,
"nereye yağılacak"
küçük bir kasabadan geçerken
bıraktı bulutu rüzgar,
"daha çok işim var yapılacak."
durduklarına aynı yere bakıyordu
büyük bir çekim kuvvetiyle hepsi.
(geceleyin de görür bulutlar.)
bir aşık şair,
bir sokak lambasının dibinde,
hafif hafif ağlıyordu.
bir yaz yağmuru gibi yağmaya başladı bulut
(aylardan aralıktı oysa)
damlalar göz yaşlarına karışırken
buluta baktı, anlamıştı.
gülümsedi aşık şair,
gülümsedi damlalar.
coşkuyla!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

En başlarda insanın içini biraz hüzün kaplıyor ancak sonlarına doğru tatlı bir mutluluk ((:

Fazla betimlemelere yer vermemişsin ama buna rağmen insanın gözlerinde an be an anlatılanlar canlanıyor.

Gerçekten çok başarılısın.