Yokoluşu, parmak uçlarım kabullendi ilkin, hissetmiyorlar yani sensizlikte; seni. Köreldiler işte bir-bir... Önce sıcağı unuttular, soğuktu sensizlik ve fırtınaları - dudaklarına değdiklerinde kopan... Güven vardı sırada, şimdi sen yoksun; korktuklarında hangi avuca saklanacaklar..
Belki de en zoru dudaklarımınkiydi; "Sevmiyorum bebeğim, kalbimi alıp gidiyorum.." Gördüm onları, titriyorlardı...
Suskun...
Suskunluğunu paylaşıyor dudaklarımın kalbim, çarpmıyor işte deli gibi... Kalbim, uykularımı bölen eski bir saat gibi... Pes etmiş görünüyor çoktan, bitti...
Zihnim biliyorum, sana hep haksızlık ettim; sen kalem olmayı seçtin, oysa en büyük acıyı sen çektin...
Hani hep hüküm senindi ya, oysa biliyordun sende, imzaydın işte, kanın yazdığı vedaya..
Evet, sen; bilgiç kız! Senaryoyu sen yazdın ama, bilmiyorsun bunu; Kalp hep doğaçlama oynar...
Ben mi kimim?
Çoktan çekip gitmiş, harlı yanıp çabuk bitmiş, çok acı çekmiş bir "ilk aşk"... Son olarak, unutmadan; gülümse..
:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder