uzun bir gün
ve bunun gibi
bir sürü uzun gün daha
sanki saniyeler oyun oynuyor benimle
her ânı, her ızdırabı
biraz daha yaşayayım diye...
günler siyah
siyah-kırmızı...
mutluluklarım sarı
sarı-solgun...
kuru çınar yaprakları gibi
kırış - kırış...
ve biri, sırf seslerini
-o acı dolu çığlıkları seviyor diye-
simsiyah, çamurlu botlarıyla
üzerine basmış.
paramparça...
paramparça mutluluklarım
hayallerim gibi...
toz zerreleri gibi
dört bir yana yayılmış
paramparça hayallerim...
kızıl kurşunlar yemiş hayallerim sırtından
ve kanlı eller birtek, saçlarımı okşayan!...
gökyüzüm bu uzun günlerde üstüme çöktü
gökyüzüm...
dostlarım... yıldızlarım...
sessizliğinde şiirlerimi yazdıklarım.
hepsi birer kızıl kurşun,
hepsi ölümümdü..
bu uzun günlerde ettim
"sessizlik yemini"mi
bu günlerde hayata küstüm
bu günlerde "maske"mi düşürdüm...
işte ben...
hırçın denizde dalgalar duruldu
ve bu denizde artık
yaşam durdu...
ben bir "ölü deniz"im
dalgasız, yosunsuz...
ben bir "ölü deniz"im...
dokunmayın sularıma
yanarsınız
benim havamı koklamayın
boğulur, yaşayamazsınız
bilmezsiniz siz böyle titremeleri
dokunmadan hissetmeyi
bir başına dev bir aşkı taşımayı...
benim gibi hiç biriniz
yemin olsun sevemezsiniz!
yemin olsun!
ne leyla, ne mecnun...
öyle bir severim ki ben
ilaha tapar gibi tapar
şu milyarlarca yüreğin sevgisini
işte bu yürekte toplarım....!
ben bir "ölü deniz"im
tepemde gök yüzü
dostlarımı -yıldızlarımı- sattı...
yosunlarım,
sularımı terk etti sebepsiz....
balıklarıma ağır geldi sevdalarım
akvaryum yemleriyle beslenen
şirin "kızıl" balıklar onlar
ne bilirler böyle sevdaları
çekip gittiler...
şimdi sular durgun
şimdi "sarı" kumlar hareketsiz
şimdi sahillerimde
ne bir kuşun ayak izi
ne küçücük bir hayat belirtisi...
yakamozlar çizmiyor mehtap, gecelerime
güneşim görünmüyor sen gittin gideli
göklerimde...
sessiz sahiller, durgun sular benim,
ben yosun kokusuna hasret
bir "ölü deniz"im...!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder